Sağlıkta Ozon Terapi Yaklaşımı- Prof. Dr. Mete Edizer ile Ozonun Sağlık Üzerindeki Etkilerine Dair
Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarından biri olarak son yıllarda oldukça ilgi gören ozon terapiyi Dokuz Eylül Üniversitesi’ne GETAT Merkezi’ni kazandıran ve konu ile ilgili çok sayıda bilimsel etkinlikte konuşmacı olarak yer alan Prof. Dr. Mete Edizer ile kliniği Dr. Mete Clinic’te konuştuk. “Hekimlik mesleğinin kutsal olduğu kadar sanatsal olduğunu da bilerek işime gerekli özeni gösteririm. Bir yandan literatür ve kitap okurken, çeşitli eğitimler ve kongreler olmak üzere birçok etkinliğe katılırım. Hastalarıma faydalı olabilmek için son teknolojik cihazların en iyilerini kullanırım” ifadesi ile mesleğine ilişkin felsefesini ortaya koyan değerli Hocamızla gerçekleştirdiğimiz röportajımızı keyifle okumanızı dileriz.
Sayın Prof. Dr. Mete Edizer, öncelikle yaygın olarak karıştırılan bir konuya değinmek açısından sormak isteriz: Ozon ve oksijen aynı mıdır?
Evet, halk arasında çok karışan bir şey var: oksijen tedavisi ile uzun tedavisini birbirine karıştırıyorlar. Basınçlı oksijenden bahsediliyor, hiperbarik oksijenden bahsediliyor. Hiperbarik oksijen ile de ozon çok farklı. Hiperbarik oksijende, basınç altında oksijen hücrenin içine sokulmaya çalışılır. Basınç odaları var, biliyorsunuz, bunun faydalı olduğu hastalar var. Eskiden, vurgun çok olurdu, hala daha da oluyor elbette. Vurgun vakalarında bu basınç odalarında faydalanılır.
Ozon tedavisi ise çok farklı. Ozon tedavisinde herhangi bir şekilde zorlama yok, hastanın vücudunu zorlamak yok. Hastanın vücuduna ekstrem basınçlı bir şey vermek yok. Ozonun veriliş şekli, çok farklı. Hastanın kanını alıp, kana ozon verip, farklı yöntemlerle enjektörlü ya da Cemil Has Medikal tarafından üretilen ozon jeneratörü ile hastamıza veriyoruz. Bunun dışında rektal olarak uygulanabiliyor, direkt bacağa ya da kola taktığımız torbalama ozonlama uygulaması olabiliyor, işitme kayıplarında veya zaman zaman benim de kulak çınlaması tedavisinde kullandığım kulağa ozon uygulamamız var, bir de yine Has Medikal’in üretmiş olduğu ozon sauna yöntemi var benim de daha önceden kullandığım ve ileride de kullanmayı planladığım bir yöntem.
Peki ozon ne yapıyor? Nasıl işliyor? Ozon özellikle bizim oksidatif stres dediğimiz, yediklerimiz içtiklerimiz, özellikle asitli yediklerimiz zaman, asit dediğim zaman sadece kolayı düşünmememiz lazım meyve asitleri de etteki asit de yani dışarıdan aldığımız her türlü asit, vücudumuzu oksidasyona zorluyor. Bizim normalde olması gereken bir enerji döngümüz var, oksidasyon zorlaştığı zaman, mitokondri dediğimiz hücrede, yani bizim enerji sağlayan motorumuz olan mitokondri zora giriyor. Ozon, burada devreye giriyor. Vücuttaki ekstra, olmaması gereken kötü toksinleri vücuttan uzaklaştırıyor. Bunlar uzaklaştırırken bir taraftan da virüs temizliği yapıyor. Özellikle büyük salgından sonra, yani Covid salgınından sonra, ozonla ilgili çok pozitif sonuçlar almaya başladım. Ozonla ilgili buradaki Covid’ten kaynaklanan ya da kaynaklandığını düşündüğümüz birçok enfeksiyonda da pozitif geri bildirimler alıyorum. Eklem için de ozon uyguluyorum, bel fıtığında ya da boyun fıtığında da ben lokal olarak iğneler ile ozon uyguluyorum. En son iki hastamdan birisi 2 buçuk yıl önce mecburi emekliliğe sevk edildi. Kişi emniyet görevlisi, Covid geçiriyor, görme kaybını %90 kaybediyor, bacaklarına inanılmaz bir halsizlik, ağrı, boşluk hali var. Ne olduğu belli değil. İki ay önce çekilen MR’daki görüntü bel bölgesinde çok ağır enfeksiyonu ortaya koyuyor. Ancak nedeni belli değil. O bölgeye şu anda lokal olarak ozon uyguluyoruz. Ben biliyorum ki kullandığımız ozon sayesinde 10-12 seans sonra bacağındaki o uyuşmalar, aşırı ağrılar azalacak, oradaki enfeksiyon yok olacak. Aslında kullanım alanı çok geniş.
Hocam siz geniş olarak anlattınız ama kısaca özetlemek gerekirse hangi hastalıkların tedavisinde ozon kullanılabilir?
Ben kliniğimde alerji hastalıklarında, insülin direncinde, diyabet hastalarında, periferik nöropatilerde, bacaklarda ya da ellerde ağrı olmasında, boyun ve bel fıtıklarında, metabolik olarak kişiyi zora sokan hemen hemen her hastalıkta özellikle ozon kullanıyorum. Hele ki enfeksiyon söz konusu olduğunu düşünüyorsam direkt ilk tercihlerimden birisi ozon oluyor. Elbette akupunktur gibi diğer enstrümanlar ile bir araya getirebiliyoruz.
Peki Hocam, ozonun kullanılmaması gereken durumlar var mıdır? Kısaca özetleyebilir misiniz?
Bazı enzim eksikliklerinde kullanırken çok dikkatli olmak gerekiyor. Bazı kanama bozukluğu olan hastalar var onlar benim için ikinci kontrendikasyon, daha dikkatli olmak gerekiyor. Bir de çok ağır kan sulandırıcı kullanan hastalarımız var, özellikle kalp hastalıkları ya da beyinle ilgili sıkıntı olduğu zaman çok fazla kan sulandırıcı alındığı zamanlar söz konusu olabiliyor. Bu aslında işlemi ya da ozon tedaviyi uygulayan hekimi etkilemiyor ancak, damar yolunu açtığımız için kanama devam edebiliyor. Bu tip durumlarda hastayı bilgilendiriyoruz gelmeden bir gün önce kan sulandırıcı biraz geri çekiyor, işlem tamamlandıktan hemen sonra ise kan sulandırıcısını almasını sağlıyoruz.
Hocam, ozon tedavisinde herhangi bir yaş sınırlaması söz konusu mudur?
Hayır yok, çocuklara da uygulanma imkanı var. Çocuklarda bazen damar yolundan bu işlemi yapmak zor olabiliyor, bu tip durumlarda rektal yöntemi tercih ediyoruz.
Hocam bir GETAT yöntemi olarak ozonun ülkemizdeki geçmişi, şuanda gelinen durum ile ilgili olarak neler diyebiliriz?
Ozonun Türkiye’ye gelişi aslında 25-30 yıl öncesine dayanıyor, ancak başlangıçta biraz red edildiğinden bahsedebiliriz. Hatta zamanında İzmir’de de bu alanda faaliyet gösteren bir merkez kurulmuş, ancak uzun bir süre dayanamayarak maalesef kapanmış. Fakat bizim jenerasyonumuz konuya biraz daha farklı bakıyor. Özellikle çaresiz kalınan durumlar söz konusu olabiliyor. Örneğin kendimden örnek vermek isterim ki ben de kızım da alerjik astım hastasıyız. Benim ozon tedavisine yönelmemin en önemli sebeplerinden birisi de çaresiz bir baba olmam. Ozon tedavisi ile haplardan kurtulduk, rahat nefes alıyoruz, spor yapabiliyoruz. Astımlı bir kişinin 15 dakika yürümesi bile sıkıntıdır, çok büyük problemdir. Ancak ozon tedavisi sayesinde ben iki saat spor yapabiliyorum. Ben GETAT yöntemlerine akupunkturla birlikte başladım. Ardından nöralterapi, ozon terapi, mezoterapi, kupa-hacamat eklendi. Ancak unutulmaması gereken önemli bir noktanın da altını çizelim. GETAT uygulamaları sadece sertifaklı hekimler tarafından uygulanması gerekir. Yani bu uygulamaları sadece Sağlık Bakanlığı’nın açmış olduğu GETAT kurslarını başarı ile bitirmiş ve sınavını geçmiş hekimler tarafından uygulanabileceğini lütfen unutmayalım.
Prof. Dr. Mete Edizer Kimdir?
1968’de İzmir’de dünyaya gelen Prof. Dr. Mete Edizer, 1985 yılında İzmir Atatürk Lisesi’nden ve ardından 1991’de Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 1992-1993 yılları arasında Muş Bulanık İlçesi ve Muş Devlet Hastanesi Acil Servisi’nde zorunlu hizmetini tamamladıktan sonra 1996-2001 tarihleri arasına Anatomi Doktorasını tamamladı. 2003-2010 yılları arasında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı’nda Yardımcı Doçent unvanı ile çalıştı ve probleme dayalı öğrenimin kurulmasına katkı sağladı. 2010 yılında Doçent unvanı ile Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne dönen Edizer, 2013-2014 yılları arasında Başhekim Yardımcılığı, 2018 yılında da Başhekimlik yaptı. Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde 2018 yılında Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Merkezi (GETAT Merkezi)’ni ve yine aynı yıl Lyme Araştırma Merkezi’ni kurdu. Demokrasi Üniversitesi, Katip Çelebi Üniversitesi ve Okan Üniversitesi’nde de anatomi ve akupunktur dersleri veren ve çok sayıda kongrede anatomi, akupunktur ve ozonterapi ile ilgili konferanslar veren Prof. Dr. Mete Edizer, 2020 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi’nden ayrılarak kendi kliniğini kurdu.