Suda Boğulma Vakalarına Nasıl Müdahale Edilmeli?
Su etrafında yaşanan olaylar her yaştan insanı kapsayabilir. Ancak suda boğulma özellikle on altı yaşın altındaki gençler ve çocuklar arasında kazara ölümlerin en yaygın nedenlerinden biridir. İlk Yardım Eğitmeni Ecz. Muzaffer Haksel boğulma anında nasıl müdahale edilmesi gerektiğini anlatıyor.
Boğulma vakalarında vücudun tamamen suya batması gerekmez. Başın, sadece ağız ve burnu yani solunum yollarını etkilemesine neden olacak kadar suya batması boğulmak için yeterlidir. Bu nedenle küçük çocuklar süs ya da bahçe havuzlarında, çocuk havuzları, banyolar gibi derin olmayan sularda ya da herkes gibi yüzme havuzlarında, denizde ve açık suda hatta kafalarını soktukları tuvalette bile boğulabilirler. Boğulma vakalarının çoğu güçlü akıntılarda, çok soğuk suda olabileceği gibi bilinç düzeyini etkileyen sakinleştirici kullanan kişiler ve alkol aldıktan sonra yüzen veya tekneye binen kişileri de kapsar. Sara hastaları ise suda geçirebilecekleri bir kriz sırasında boğulabilirler. Kan şekerindeki ani düşüşler de bilinç düzeyini etkileyerek boğulma riskini arttırabilir. Sığ sularda suya atlamak ve suda yapılan sporlar esnasında yaşanabilecek kafatası omurga yaralanmaları da boğulma riskini arttırabilecek faktörler arasında sayılabilir.
Soğuk suda yüzenlerin karıştığı olaylarla bağlantılı özel tehlikeler vardır. Deniz suyu sıcaklığının yazın bile 5-15°C arasında değiştiği açık sular ve daha da soğuk olabilen iç sular, boğulma olaylarında risk taşıyan ortamlardır. Bu ortamlarda aniden soğuk suya dalmak sinirlerin aşırı uyarılmasına ve aniden kalbin durmasına neden olabilir (Cardiac arrest). Efor gerektiren yüzme de kalbi zorlayabilir. Ayrıca soğuk suda uzun süre kalmak vücut ısısının düşmesiyle hipotermiye davetiye çıkarır ve şoku şiddetlendirebilir. Boğazda spazm, suyun solunması hava yolunu tıkayabilir ve kandaki oksijen miktarının yetersiz kalmasına neden olabilir (Hypoxia). Spazm ile birlikte nefes borusu girişindeki besinlerin soluk borusuna ve akciğerlere girmesini önleyen epiglottis (epiglot) kasının kasılmasıyla başlangıçta çok az miktarda su akciğerlere girmiş olsa bile su girişi durur ve yutulan suyun önemli kısmı mideye gider. Bu nedenle suda boğulmalarda yapılan otopsilerde boğulan kişinin akciğerlerinde çok az su bulunur. Akciğerlerde fazla miktarda su varsa bu kişinin dışarıda boğulup sonradan suya atıldığının göstergesidir. Yani kişi suda boğulmalarda sudan değil havasızlıktan boğulur. Solunan veya yutulan su dolaşım sistemi tarafından emilebilir ve bu durum beyinde, kalpte veya akciğerlerde aşırı su yüklenmesine sebep olur.
Suda boğulma vakalarında ilk önceliğimiz, kendimizi riske sokmamak olmalıdır. Unutulmamalıdır ki; ‘Denize düşen yılana bile sarılır.' Boğulma vakası derin suda, kıyıya uzak mesafede meydana gelmiş ise kişiye imkân dahilinde bir deniz aracıyla ulaşılmalıdır. Öncelikle suya girmeden boğulma durumunda olan kişi kurtarılmaya çalışılmalıdır. Kişinin tutabilmesi için sopa, dal, kayık küreği, halat ya da varsa en ideali can kurtarma simidi (veya yeleği) atılarak kişinin tekneye alınması ya da kıyıya çıkarılması sağlanmalıdır. Tüm bu gereçler yoksa, kesinlikle bilinci yerinde olup panik halinde ve can havliyle çırpınır durumdaki bu kişi, size sarılarak ya da tutmaya çalışarak boğulmanıza neden olabileceği için kesinlikle tutulmamalı ve güçten düşmesi için bir süre beklenmelidir. Eğer bu konuda eğitim almış biriyseniz ya da iyi yüzme biliyorsanız, kişiye arkadan yaklaşarak koltuk altlarından girip göğsü üzerinden boynu kavrayarak kişiyi su yüzeyinde tutmalı ve duruma göre geri geri yüzerek kişiyi kıyıya çıkarmaya çalışılmalıdır. Bu özelliklere sahip değilseniz çevreden yardım isteyebilir ya da çevreden de yardım alamıyorsanız 112’yi arayabilirsiniz.
Kişiyi sudan çıkarırken ve özellikle uzun süren vakalarda kişinin sudan dik olarak çıkarılması şok tablosuna neden olabilir. Bu nedenle kişi, sırtüstü yatar pozisyondasuda taşınmalı ve bu pozisyonda sudan çıkarılmalıdır. Sudan çıkarma esnasında kişinin bilincinin olmadığını gözlemliyorsanız; başını, boynunu destekleyin ve kişinin baş kısmını göğsünden aşağıda olacak şekilde taşıyın. Bu onun su solumasını engeller ve kusarsa hava yolunun açık kalmasını sağlar. Boğulan kişi için bu durumda daha su içerisinde iken dahi ağızdan ağıza ya da ağızdan buruna suni solunumla Temel Yaşam Desteği’ne ‘Beş Kurtarma Nefesi’ ile başlayabilirsiniz. Bu yöntem derin sularda olanak dışı olabileceğinden kişinin en hızlı bir şekilde kıyıya çıkması sağlanmalıdır. Karaya ulaştığınızda, kişinin yine başını göğsünden aşağıda olacak şekilde tutun ve hava yolunu açıp, solunumu kontrol edin. Bilinci yok, solunumu varsa ‘Kurtarma Pozisyonu’ vererek 112’yi bekleyin / solunum da yoksa 112’yi arayın ve Temel Yaşam Desteği'ne başlayın. Suda boğulma vakalarında özellikle soğuk havalarda 20-30 dakika geçse dahi suni solunum ve kalp masajına başlanmalıdır. Hipotermi durumuna karşı önlemlerinizi alın. Kişiyi sıcak tutun, rüzgardan koruyun, ıslak giysilerini çıkarın ve mümkünse ıslak giysilerini kuru giysilerle değiştirin. Kuru giysi yoksa kişiyi kuru bir battaniye ya da kendi kıyafetlerinizle örtmek de yeterli olacaktır.
İkincil boğulma riski nedeniyle kişi tamamen iyileşmiş gibi görünse de acil yardım için 112'yi arayın. Zira akciğerlere giren herhangi bir su akciğerlerin tahriş olmasına neden olur ve birkaç saat sonra hava yolları şişmeye başlar. Acil yardım gelinceye kadar kişinin bilinç ve solunum gibi yaşam belirtilerini takip edin ve kaydedin.
Suda boğulma vakalarının olmaması için yüzmek amacıyla girilen suların özelliği dikkate alınmalıdır. Örneğin akıntı ya da gelgitlerin olduğu sularda suya girilmemelidir. Bunlar bilinmiyorsa suya güvenli bölgelerden girilmelidir. İyi yüzme bilmeyenler suda açılmamalıdır. Çocuklar deniz, nehir, gölet, kanal gibi su kenarlarında, havuz ve banyo küvetlerinin olduğu alanlarda başıboş bırakılmamalı, sürekli olarak gözetim altında olmalıdır. Kişi aşırı tok iken, yoğun spor yaptıktan sonra, alkol aldıktan veya bilinç durumuna tesir eden ilaçlar kullanması durumunda suya girmemelidir. Uzun süre güneşlendikten sonra soğuk suya girilmemelidir. Soğuk sularda uzun süre hareketsiz kalınmamalıdır.
Özellikle ülkemizde boğulma vakalarının sıklıkla gözlendiği noktalarda gerekli önlemler alınmalı, ilk yardım sertifikasına sahip cankurtaranların bu noktalarda her zaman hazır bulunması sağlanmalıdır. Bazı bölgelerde halkın örgütlenerek ‘Kurtarma Timleri’ kurması olumlu gelişmelerdir. Halk, tüm ilk yardım konularında en başta kamu spotlarıyla olmak üzere her vasıtayla ve her ortamda bilinçlendirilmelidir. En önemlisi ilk yardım ve afet eğitimleri ilköğretimden başlayarak kademeli olarak müfredata alınmalı ve son dörtte zorunlu ve geçmeli ders olmalıdır.
Çaresizlik içinde bakmak yerine ilk yardım diyor, sizlere sağlıcakla kalmanız dileklerimle birlikte sevgilerimi iletiyorum.
Ecz. Muzaffer HAKSEL
İlk Yardım Eğitmeni