Kanser ve Beslenme

Kanser ve Beslenme

Çağımızın vebası olarak da nitelendirilen kanser hastalığı, bireylerin ve toplumların yaşam kalitesi ve verimliliğini oldukça düşüren ciddi bir rahatsızlıktır. Giderek artış eğilimi gösteren kanser hastalığı ile ilgili birçok tanı ve tedavi yöntemleri geliştirilmekte ve uygulanılmaktadır. Normal şartlarda kimse bu hastalığa yakalanmak istemez. Şimdi birazda çağın vebası kanser hastalığından korunmak için nasıl bir beslenme ve yaşam tarzı benimsemeliyiz konusuna değinelim; 

  • Her şeyden önce sağlıklı ve ideal kilo aralığında olmaya önem vermeliyiz. Peki bu aralık nedir? Beden kitle indeksi aralığımız (BKI) 18,5-25 arası olmalı. Bu konuyu biraz daha ayrıntılı anlatmak gerekirse boyumuzun metre cinsinden karesinin, kilomuza oranının 18,5-25 arası bir rakamda olması normal kiloda olduğumuzu gösterir. Fakat bu aralığı korurken mutlaka dengeli ve sağlıklı beslenme tarzını hayatımızın hiçbir döneminde bırakmamalıyız. Mümkünse doğal gıdaları tercih etmeli, hatta yapabiliyorsak organik beslenmeliyiz. İşlenmiş gıdalardan uzak durmalı, evde kendi mutfağımızda mevsimine göre sağlıklı pişirme yöntemleri ile hazırladığımız yemekleri tüketmeliyiz. Türk mutfağının geleneksel tencere yemekleri bu konuda gerçekten mükemmel bir örnektir.
  • Rafine karbonhidratlardan, glisemik indeksi yüksek basit karbonhidratlardan (şeker, reçel, mısır şurubu, bal, aşırı meyve tüketimi vs.) uzak durmalı, glisemik indeksi düşük doğal karbonhidratları (tam tahıllı ürünler) tercih etmeliyiz.
  • Diyetimizde yüksek lif içeren sebze yemekleri, salata ve meyveleri düzenli olarak yemeli, günde en az beş porsiyon meyve ve sebze tüketmeliyiz.
  • Bitkisel protein olan kuru baklagilleri haftanın en az iki günü tüketmeli, bunların içinde bulunan posa ve liflerden de faydalanmalıyız.
  • Su tüketimi çok önemlidir. Elimizi, yüzümüzü, bedenimizi temizleyen suyun, hücrelerimizi, kanımızı temizlediğini ayrıca bağırsak ve böbrek faaliyetlerimizi düzenlediğini bilmeliyiz.
  • Aşırı yağ tüketiminden kaçınmalı, özellikle yüksek ısıda pişirilmiş trans yağ içeren kanserojen ürünlerden sakınmalıyız.
  • İşlenmiş et ürünleri, ısıl işlem görmüş şarküteri ürünleri, kırmızı et tüketimini kontrol altına almalı, bu gıdaları daha az tüketmeliyiz. Bunlara alternatif olarak deniz balığı, sağlıklı-doğal koşullarda yetiştirilmiş tavuk, hindi eti gibi beyaz et türlerini tercih etmeliyiz.
  • Sigara ve alkolden uzak durmalı, özellikle sigarayı hayatımıza hiçbir zaman sokmamalıyız.
  • Düzenli aktivite yapmalı, günde en azından 30 dakika tempolu yürümeyi rutinimiz haline getirmeliyiz.
  • Stresten uzak bir yaşam tarzını tercih etmeli, en azından stresimizi kontrol altına alabilmeyi başarmalıyız.
  • Uyku düzeni metabolik faaliyetlerin sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlayan çok önemli bir faktördür. Yetişkin bir insan günde ortalama 8 saat uyumalı ve bu süreci 22:00-07:00 aralığında gerçekleştirmelidir.
Kanser hastalığında beslenme konusuna gelirsek; kiloluluk / obezite durumu söz konusu ise ya da düşük ağırlık / zayıflık söz konusu ise mutlaka bir diyetisyen kontrolünde ideal kiloya gelmenizi sağlayan destekleyici-sağlıklı bir beslenme tedavisine başlanmalıdır. Bununla beraber tedaviler sırasında, süregelen tedavinin başarılı olabilmesi için mutlaka doğal, sağlıklı ve dengeli beslenmeli, paketlenmiş koruyucu maddeler, kimyasallar, katkı maddeleri içeren sentetik gıdaları, şeker oranı yüksek hamur işlerini, yüksek karbonhidrat tarzı beslenmeyi kesinlikle terk etmeliyiz.
 
Düzenli metabolik faaliyetlerin ve bağırsak faaliyetlerinin olabilmesi için günde 25-30 gram posa tüketmeliyiz. Bunun için günde beş porsiyon meyve ve sebze yemeliyiz. Yalnız tükettiğimiz meyve ve sebzeler mevsiminde ve doğal olmalı, çok iyi yıkanmalı, sağlıklı ve temiz koşullarda yemeye hazır hale getirilmelidir. Kanser tedavisinde hijyen çok önemli bir faktördür.

Doymuş katı yağlardan uzak durmalı veya çok kısıtlı tüketilmelidir. Sızma zeytinyağı en sağlıklı ve doymamış yağ olduğu için kalp-damar sağlığı açısından en doğru bitkisel yağ olduğundan kesinlikle önermekteyim.

Tuz tüketimi günde 6 gramı geçmemeli, gerekiyorsa iyotlu tuz tercih edilmelidir. Fazla tuz tüketiminin tansiyon, mide, bağırsak, böbrek ve damar sağlığımızı olumsuz yönde etkilediği unutulmamalıdır.

Kızartma, kavurma, kömürde mangal tarzı sağlıksız pişirme yöntemlerini değil, haşlama, buğulama, ızgara veya fırında pişirme gibi sağlıklı pişirme yöntemlerini tercih etmeliyiz.

Su tüketim miktarı günde 2500-3000 ml olmalıdır. Yeterli su tüketimi tedavi sırasında alınan ilaçların yan etkilerini azaltmak açısından çok önemlidir. Ayrıca yeterli su ödem riskini azalttığı gibi, bağırsak faaliyetlerinin sağlıkla devam edebilmesi için oldukça önemli bir faktördür.

İşlenmiş et ürünlerinden, işlenmiş kırmızı etten uzak durulmalı, keza içinde bulunan nitrit-nitrat tuzları oldukça zararlıdır. Kırmızı et tüketimini kontrol altına alınmalı, çok tüketmekten kaçınılmalıdır. Omega3 içerdiği için haftada iki gün deniz balığı tüketilmelidir. Sardalye, uskumru sağlıklı Omega3 kaynağı balıklardır. Doğal tavuk ve köy yumurtası veya organik olanları tercih edilmelidir.

Süt ürünlerine gelince az tuzlu peynirleri, probiyotik içeriği zengin ev yapımı doğal yoğurtları tercih ediniz

Kanser hastaları için Amerikan Kanser Derneği (ACS) ve Amerikan Spor Hekimliği Derneği (ACSM) in önerileri; ideal kilolarınıza erişmeli, haftada en az üç-beş gün 30 dakika ılımlı bir egzersiz yapmalı, sağlıklı beslenmeli (yukarıda ayrıntılı bahsettiğim gibi), alkol ve sigara tüketiminden kaçınılmalıdır.

İleri evre kanser hastalarının yarısından fazlasında malnutrisyon (beslenme bozukluğu) gelişir. Kanser hastalığında malnutrisyon, en önemli ölüm sebeplerinden biridir. Malnutrisyon, kanser hastalarının tedaviden göreceği yararı azalttığı gibi, kanser ilaçlarına bağlı yan etkileri de (toksisiteyi) arttırır ve yaşam kalitesini düşürür.

İleri evrelerde eğer bilinç kaybı veya yutma zorluğu gibi durumlar gerçekleşirse, enteral (ağızdan nazogastrik tüple veya gastrostomi tüpüyle veya kateter jejunostomi) ile veya parenteral (damar yoluyla) beslenme tedavisi uygulanmaktadır.

Her şeyin çaresi moral…Bol neşeli ve sağlıklı günler yaşamak dileğiyle…Hiçbir zafer umutsuzlukla kazanılmamıştır.

Diyetisyen Şükran Vural